"Bedenin çalışması, zihnin dertlerini hafifletir; fakirleri mesut eden de budur." sözü neyi açıklar?
İlk bakışta bu söz insanların zihnini bedeninin önüne koymamasını eleştiriyor bence. Peki neden? Tam olarak bize neyi izah etmeye çalışıyor bu söz? Kendi fikirlerimle açıklamaya çalışayım.
İnsanlar düşünce olarak en temelde ikiye ayrılırlar: Düşünen, sorgulayan insan ; sorgulamadan, gördüğünü kabul ederek yaşayan insan. Yani tahkiki ve taklidi olarak da açıklanabilir. Biraz daha açacak olursak günümüzde bildiğimiz girişimcilere, milyonerlere baktığımızda, konuşmalarını dinlediğimizde bize sürekli olarak sorgulayan, araştıran bir nesil olmamızı sorgulayan, araştıran bir nesil yetiştirmemiz gerektiğini söylerler. Peki neden?
Bir örnek üzerinden açıklamaya çalışayım. Şimdi iki kardeş düşünelim. Gelenek göreneklerine bağlı, tarım ve hayvancılıkla uğraşan, çok büyük imkanları olmayan ve teknolojinin tüm imkanlarıyla henüz tanışmamış, bilmeyen iki kardeş. Küçük yaştan itibaren aynı yerlerde okuduklarını, aynı imkanlarda yaşadıklarını düşünelim. Aralarında sadece bir fark olsun: Sorgulama yeteneği yani merak.
Bu kardeşlerden birinin sürekli sorguladığını, etrafında olup bitenleri kabul etmeden önce araştırıp aslını öğrendiğini, okuduğu yerin kütüphanesinde sürekli ansiklopedilerden pozitif bilimler, felsefe, teknolojinin gelişimi gibi alanlarda okumalar yaptığını düşünelim.
Diğer kardeşin ise sadece büyüklerinden duyduklarıyla yaşadığını, dediklerini hiç sorgulamadan kabul ettiğini, okuduğu yerde ise sadece kendine verilenlerle yetindiğini düşünelim.
Peki aralarında nasıl bir fark oluşacak gelin düşünelim.
Sorgulayan kardeş; teknolojiyle daha çabuk tanışacak, bunu nasıl kullanması gerektiğini bilecek, etrafında olup bitenler hakkında bilgi sahibi olacak bu sayede de çevresindeki sorunlara çözüm üretebilme olasılığı çok daha yüksek olacak. Yani girişimci bir kişiliğe bürünecek ve günümüz yaşantısında bahsettiğimiz milyoner profiline uygun bir biçimde yetişmiş olacak üstelik bu donanımlarıyla ileriki hayatında toplumun iyi kademelerinde kendine yer bulabilecek.
Sorgulamadan yaşayan kardeş ise okuduğu yerden aldığı temel matematik, fen ve sosyal eğitimiyle yüksek ihtimalle teknolojinin nimetleriyle tanışmadan, hayatının geri kalan kısmının neredeyse tamamını babasından kalma tarla ve hayvanlarla geçirecek ve cebine giren parayla da sadece evini geçindirebilecek.
Şimdi bu örnekleri daha iyi kavramamız için hayal dünyasından çıkalım ve gerçek dünyadan örnekler verelim. Örneğin; şuan neredeyse tüm dünyanın tanıdığı, yaptığı girişimler, kurduğu şirketlerle dünyanın en zenginlerinden biri olan Elon Musk, Güney Afrika'da doğdu. İlk programlama öğrenimini henüz 10-11 yaşlarındayken kendi başına yaptı ve henüz 12 yaşındayken ilk kez kendi yazdığı bir oyunu 500 dolara sattı. Ve Elon Musk bunları yaparken anne ve babası boşanmış, babası ve iki üvey kardeşiyle yaşıyordu. Daha 17 yaşındayken ABD'nin imkanlarıyla tanışıp oraya taşınmak istediğini söyledi.
Gördüğünüz üzere şartlarını hepimizin bildiği Güney Afrika'da doğup kendi çabasıyla dünyanın en zenginleri arasına girdi. Bunda yatan en temel sebeplerden biri ise bahsettiğimiz girişimci ruh ve zihni bedeni önüne koymak.
Aynı şekilde Bill Gates Washington'da doğmasına karşın küçük yaştan itibaren rekabetçi ortamın içindeydi. 13 yaşında yazılım programını yazdı ve gittiği okulda bu yeteneğinin üstüne ağırlık gösterdi. Bilgisayar bulma imkanı zor olduğundan gittiği okulda arkadaşlarıyla bir kulüp kurdu. Ve kazandıkları paralarla bilgisayar alıp yazılıma devam ettiler. Ve daha 30 yaşında milyoner, 31 yaşında ise milyarder oldu.
Konuyu biraz toparlayacak olursak söz bize "Bedenin çalışması, zihnin dertlerini hafifletir; fakir insanları mesut eden de budur." diyor yani bedenini zihninden çok çalıştıran insanlar fakir kalmış ve zihninin hafifliğiyle mutlu olan insanlardır diyor. Halbuki hayatı boyunca zihnini ön planda tutan gerektiği yerde bedenini kullanan insanlar, hayatı daha iyi yaşar.
Toplum yapısına baktığımızda illaki bir inşaatı çizen mimar, mühendisin yanı sıra onu tuğla taşıya taşıya inşa eden işçilere de ihtiyaç vardır. Fakat bu iş birliğinin rahat koluna tuğla taşıya taşıya değil zihnini kazıya kazıya geliniyor.
Gerçekten sorgulamanın önemini çok harika anlatmışsın kardeşim eline emeğine sağlık
YanıtlaSilTeşekkürler :) Takipte kalın ve büyümemize yardımcı olun.
SilSorgulamaya sevk eden faydalı bir içerik teşekkür ederim blogerr 🌸🌸
YanıtlaSilTeşekkürler :) Takipte kalın ve büyümemize yardımcı olun.
SilEline sağlık gral güzel yazmışsın.
YanıtlaSilTeşekkür ederim güzel okur.
SilGerçekten ülkemizin artık sorgulayan nesillere ihtiyacı var
YanıtlaSilSağlam kafa sağlam vücutta bulunur demişler
YanıtlaSil